" İçime sindirdiğim birlikte yaşadığım şeyler zaman içinde resmimin parçalarını oluşturuyorlar : Kalamıştaki Todori kilisesi ,
Fenerbahçe Parkındaki ağaç , birdenbire açılıveren beyaz yelken , gökyüzünde ve denizde binbirtürlü renkler , titreşimler , bir anıt
gibi yükselen selvi ağacı , evdeki mangal , çiçekler , mavi lamba ….
Bazen biçimlere , çoğu zamanda renklere kapılıyorum . Aslında konular kendimi dışa vurmak için sadece bir çıkış noktası ,
resmin yüzeyini halletmek için bir araç . Boyanın tadı , benekler, büyük renk lekeleri beni tasarladığımdan daha değişik bir yerlere
götürüyorlar . Resim yapmak bir serüven yaşamak gibi . Başlarken sonunu hep meraqk ederim . Coşku olmazsa , insan kendi
duyarlılığını hatta kararsızlığını tuale aktaramazsa , resim yapmak neye yarar ? "
1991 - Destek Sanat Galerisi
" Dilek Işıksel için mekan kaçınılmaz olarak tuval yüzeyinin kendisidir . Kalamış limanında bekleyen tekneler , balıkçılar ,
denizkızlarının cirit attığı masmavi yüzeyler , narlar , veya laleler tüm gerçekliklerini ya tuval yüzeyinde yada yüzeyden taşma
eğilimleri gösterdikleri o an elde ederler . İzleyicinin kucağına düşüveren sembolik bir dünya ve formüle edilmemiş renk kullanımı ,
esinleyici renge bağlı olarak sanatcının son dönem çalışmalarında lirik deformasyon ilkelerini aşan bir anlayışa yöneliyor . Hatta
renk ile boş yüzey arasında bu ilişki sürüm - kazıma - tekrar sürüm ve tekrar kazıma yöntemi ile biçimlere esinlenen imgeden
bağımsız bir görünüm kazandırıyor . Bu dokusal keşif , mantığı coşkusal patlama anının bir yansıması olarak , sanatçının yönünü
kısmen de olsa tayin ediyor . "
1998 - Levent Çalıkoğlu
" 1972 de DGSA Yüksek Resim Bölümü'nü bitirdiğinden beri resim sevgisini gerek sergi açarak gerek öğrenci yetiştirerek
başkaları ile paylaşmaktadır .
Hem peysaj hem natürmortlarında gerçekçi bir anlayıştan yola çıkıp soyut renk ve leke düzenlemelerine varıyor. Renk kavramını
öne çıkartırken , üst üste konup kazınarak değişik katmanlardan izleyiciye ulaşan , resmin içine girdikçe kendini ele veren detaylar
ve resmin kendi zamanı içinde yerine yerleşen renkler …
Bu sergideki çalışmalar ; narlı , mangallı , sıklamenli natürmortlar… Ne var ki bu soyutlamalarda konu , sadece çıkış noktası , ortaya
çıkan ise sanatçı ve eseri arasındaki serüvenin ta kendisi ….
2001 - Kızıltoprak Sanat Galerisi
Sayın Dilek Işıksel'in eserleri soyadından da ilham alarak birer " ışık seli " olmuş. Hem de birer renk ve hareket ayini . Istanbulun
ruhunu ne güzel yansıtıyorsunuz. Bedri Rahminin ruhu da şad olmuştur. Benim gözüm gönlüm yüceldi . Işıksel sanatı Türkiyeye, Istanbula ,
dünya estetiğine ulu bir armağan. Vargücümle kutluyorum.
17 . Ocak . 2004 Ankara - Talat Halman
………." Sizce bunlar sıradan çiçek resimleri mi ?" diye soruyor Dilek . Farklı dönemlerin çiçek çeşitlemelerini göz önünde bulundurarak
bu soruya hemen şu yanıtı veriyorum : "Endişeleriniz yersiz .Çiçekler,tekneler,şehirlerin siluetleri sadece konudur . Arayışınız konuları bayağı
olmaktan çıkartıyor. Onların imgelerinin işe yaramayan kısmını ortadan kaldırıp,resim malzemesi ile yüzleştirdikten sonra ,nesnelerin görünümünden
ziyade özünü kavrıyabiliyorsunuz. O noktadan sonra gözün gördüğü , sade bir şiirselliğe neşeyle yöneliyor.
Şiirsel : Dilek Işıkselin resmi sadelikle ressamın çiçeklerinin açtığı yerde duruyor.
2002 - Frédéric AMBLARD